kars,doğu ekspresi,ani,çıldır,sarıkamış,kars gezisi,yurt içi gezilerim

Bir düşündüm ki gitmeyeli birhayli olmuş, neredeyse tam ON yıl önceydi son gidişim. O zaman mevsim Bahardı ve yemyeşildi tüm coğrafya. Şimdi ise üzeri beyaz bir örtü kaplı. Her iki kıyafet de çok yakışıyor bu şehre.

On yıl önce gittim dediğim yılları değerlendirdiğimde bugünle, ortaya çıkan manzara; o yıllarda Doğu Anadolu veya sadece Kars vs. Gezileri için götürecek kişi bulamazken, şuan sosyal medya hesaplarımda olup da takipleştiğim genci yaşlısı, öğrencisi emeklisi, gezgini fotoğrafcısı gitmeyen kalmadığını görmek çok sevindirici. Tabii ki bu olayda sosyal medya etkisi göz ardı edilemez. Eğer çağımızın iletişimi bu şekildeyse ve en iyi reklam insanların birbirine direkt anlattığı etkileşimse bizlere yıllarca derslerde bile öğretilen, haklı olduğunun gözle görülür halidir bu.

Kars... şuan trend olan Doğu Ekspresi ile 24 saat süren, sabaha karşı muhteşem manazaraya kavuşana kadar uyuyup sonrasında yer yer karla kaplı bozkırları geçip Doğu Anadolu’ya ulaşıp beyazlar içinde dalınan hayallerin, birkaç dakika mola verilecek küçük istasyonlarda bölünmesiyle yapılandır.Ankara ‘dan başlayıp Kars’ta son bulan bu yolculuk boyunca birçok güzel anı biriktirebilirsiniz. Bu unutulmaz bir anı olması için bireysel yapılacak bir seçenektir. Yani başlangıçtan sonuna kadar bütün organizasyonun münferit yapılması anlamına geliyor. Bunlarla uğraşamam diyenler için bu popüler destinasyona hemen hemen bütün tur şirketleri paket program düzenlemektedir (paket turlar için tıklayınız) . Uçakla gidiş-dönüş ve Kars’a kadar gitmişken Ani Harabeleri, Çıldır Gölü gibi görülecek yerler bu programlara dahil. Oraya nasıl giderim burayı nasıl gezerim gibi düşünceleri bir tarafa bırakarak kendinizi bir rehber eşliğinde yapılan bu turlara bırakmak daha mantıklı. Normalde bireysel geziler benim de tercihim olmasına karşın Kars için böyle bir öneride bulunmak sizler için en mantıklısı olduğunu düşünmekteyim. Kars şehir merkezi dışındaki yerlere ulaşım için zaman harcamak gerekecek çünkü.

 

Kars’a vardığımızda bizi Kars Harakani Havalimanı karşılamışken, ismin nereden geldiğine kısaca değinmeden edemeyeceğim. Harakani: İran Hosaran bölgesinde Harakan  köyünde doğup Anadolu’ya gelen alimlerden birisidir. Mevlana’nın da kendisinden sıkça bahsettiği bilinir. Selçuklular’ın Anadolu’ya girişi esnasında onlara destek olmuş ve Karsa’ta vefat etmiştir. Şehir için öneme sahip olan bir kişidir.

Şehre Ankara’dan iki ve İstanbul’dan günde üç sefer (Atatürk ve Sabika Gökçen dahil) ile uçulmaktadır (uçuşları aramak için tıklayınız) .Havalimanı şehre çok uzak bir mesafede bulunmuyor araç ile 15-20 dakikalık bir yol ile şehrin diğer ucundaki Kars Kalesi’nin de olduğu bölgeye ulaşılabilmektedir. Şehre geliş saatleri genellikle öğlen ve sonrasına denk gelmesi havanın erken kararması sebebi ile en uygun gezi programı öncelikle, karın beyaza bürüdüğü eski taş yapıların ayrı bir hava kattığı sokaklarda fotoğraf çekmekle başlıyoruz. Bu zaman içinde ise görebileceğiniz yerler: Kars Kalesi, Havariler Kilisesi, Taş Köprü, Tarihi Hamam, Vali Konağı, Defterdarlık Binası, Demir Köprü, Hekim Evi (Opera Binası), Aleksander Nevski Kilisesi (Fethiye Cami) ve Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı, Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesi.

Kars şehri ızgara planlı şehirlere örnek olabilecek eski yerleşimi ile dikkatimizi çekiyor. Osamanlı – Rus Savaşları sonrasında uzun zaman Rus yönetiminde kalmış ve bu etki mimariye yansımıştır.

Çok acıktık ve buralara kadar gelmişken ne yemek gerekir derseniz ağınıza layık lezzetler sizleri bekliyor.  Gidilebilecek  Kars Kaz Sofrası, Kesme aşı çorbası, Kaz eti, Hangel

 

İlk günü bu şekilde şehir içinde değerlendirdikten sonra akşam Kars’ a özgü gelenekleriçin hizmet veren mekanlardan birine giderek yemek yiyoruz. Burada yöreye özgü halk danslarının da gelenler için sergilendirilmesi gece ayrı bir hava katıyor.

 

İkinci günün tamamını değerlendirebilmek için sabah erkenden kalkıp yol almak gerekiyor. Bugüne hem Ermenistan ile sınırımızı belirleyen Arpaçay kenarında kurulmuş olan Ani ören yerini hemde Çıldı Gölü’nü sığdırmak için fedakarlık yapmak gerekiyor doya doya gezmek için. Güzergah planlamasını yaparken yol, gezi süresi, yemek ve dönüş yolu gibi detaylar en verimli gezi için gereklidir, biz gezginler için.

Bireysel gidenler için Ani Ören Yeri’ne ulaşım ya araç kiralayarak ya da taksi ile yapılacaktır. Yaklaşık 50 km olan mesafe için taksi ile araç kiralama aynı fiyatlara denk geliyor. Seçim sizin ama paket turla gelmek bu konuda sizlere avantaj sağlıyor. Sabah yola çıkarak 45 dakika sonra Ani’ye ulaşıyoruz. Ani, bir ören yeri olduğundan giriş ücretli, Müzekart geçiyor. Bizleri karşılayan yüksek duvarların arkasında büyük bir arazi üzerinde dağınık şekilde konuşlanmış olan Tigran Honents Kilisesi, Ani Katedrali, Bakireler Manastırı, Manuçehr Camii, Havariler kilisesi bulunuyor.

Arpaçay: Ermenistan Türkiye sınır çizgisini oluşturuyor. Çayın hemen kenarına inşaa edilmiş olan Aziz Krikor Kilisesi’nin camından karşıya bakarken daha önce hiç yaşamadığınız bir duyguya kapılıyorsunuz.

Türkler’in andolu’ya girdikten sonra inşa ettirdiği ilk cami olarak bilinen Manucehr Camii ise Alparslan’ın Ani’yi almasından sonra yapılmıştır.

Aziz Krikor Kilisesi, Tigran Honents adlı zengin bir tüccar tarafından yaptırılmış ve 1215 yılında bitirilmiştir. Ermeni kilise geleneğini gösteren zengin fresklerle bezenmiştir. Fresklerde Ermenilere Hıristiyan dinini getiren Aziz Grigor/Krikor Lusavoriç’in hayatından sahneler görülür.

Buradan ayrılarak Çıldır Gölü’ne doğru yol alıyoruz. 1 saate yakın süren yolculuk sonrasında kalın bir tabakası buz tutmuş olan bu doğal alana ulaşıyoruz. Rengarenk süslenmiş atlarla çekilen kızaklı arabalar beyazın göz alıcı parlaklığında etkileyici bir şekilde belli ediyor kendini. Bol bol fotoğraf veriyor bu renkler ve insanlar. Tanıyınca çok sıcak bulacağınız yöre insanı ile koyu muhabbetler etmeden edemiyorsunuz. Gölün üzerinde yürüme hissi ise biraz ürkütücü gelebilir kimilerine ama yeterince kalın bir tabak aolması rahatlatıyor. Bu kalın tabakayı kırıp balık tutanlara bile rastlayabilirsiniz. Ya da bolca fotoğraf çekip manzaranın tadını çıkarın derim ben. Göl tektonik bir oluşumdur, etrafı bu sebeple sert kayalıklardan oluşmaktadır. Etrafında herhangi bir bitki örtüsü bulunmamaktadır.

Bir günümüzü daha bu şekilde tamamlıyoruz. Yorucu ve soğuk geçen bir gün sonrasında anılarımıza unutulmayacak kesitler katarak otelimize dönüyoruz.

Ertesi gün artık son anlarımızı ise Kars’a özgü peynir çeşitlerinin tadına bakmak ve alıp evimize götürmek üzere alışveriş ile geçiriyoruz. gerçi şu bir gerçek; burada aldığınız tadı evinize geldiğinizde alamadığımızı yaşadığımızı belirtelim. Artvin, Şavşat,Ardahan bölgesine yaptığımızda aldığımız kaşarın tadını İstanbul’a geldiğimizde alamadık. Herşey yerinde güzel, buyüzden gidilen yere özgü lezzetleri olabildiğince yerinde tatmaya bakmak en anlamlısı.

Dönüş alternatifleri:

Biz geldiğimiz gibi uçakla dönüyoruz.

Ama uçakla gelip trenle dönebilirsiniz, tabii biletlerinizi önceden almak şart. Yer bulamamak mümkün trende.

Sevgilerle...

 

 

 

 

 

Yorumlar(0)

Yorum Bırak


CAPTCHA Image   Reload Image