
Dünya genelinde tarihi ve kültürel değer olarak anılan varlıkları tespit edip gelecek nesillere aktarilmak adına büyük katkı sağlayan UNESCO ülkemizde bulunan iki değeri daha listesine aldi.
Bunlardan ilki Diyarbakır Surları ve etrafında akan Dicle Nehri kıyısında bulunan Hevsel Bahçeleri.
Bir diğeri ise; Efes Antik Kenti.
Efes Antik Kenti geçmişten günümüze ülkemizde kültür turizmi dendiğinde akla ilk gelen görülmesi gereken yer olarak liste başında yer almaktaydı. Öyle de oldu. Yıl bazinda gelen ziyaretçi sayısı bunu doğrular nitelikte.
Hemen birçoğumuz artık yaz tatillerimizden en az birini Bodrum'da geçiriyoruz. İşte bu yolculuğu kendi aracıyla yapanların yol güzergahında, İzmir'in Selçuk ilçesi sınırlarında bulunan Efes'i görmeden geçmemelerini ısrarla tavsiye ederim. İçerisinde yaşam alanları,tiyatro, kütüphane, zamanının en geniş caddelerini barındıran büyük bir şehir Efes. Dünyanın birçok yerinden yabancı turistin akınına uğramakta. Değerini anlamak için bu kadarı yeterli diye düşünüyorum.
DİYARBAKIR SURLARI ve HEVSEL BAHÇELERİ:
Diyarbakır Surları,ilk olarak şehri idaresinde bulunduran Roma döneminde M.S.346 yılında II.Konstantin tarafından yaptırılmıştır. Daha sonrasında ise şehri elinde bulunduran birçok devlet olmuş ve her dönemde ihtiyaca göre şekillenerek günümüzdeki halini almıştır.
Uzunluğu 5 km.yi bulan surlarda 4 ana giriş kapısı bulunur. Mardin Kapı, Dağ Kapı, Urfa Kapı, Yeni Kapı.
Surları ayakta tutan 82 adet burç bulunmaktadır. Keçi Burcu, Yedi Kardeş Burcu, Evli Beden Burcu bunlar arasında en bilinenleridir.
Surların önemli özelikkleri ise duvarlarına işlemiş hayvan ve doğayı simgeleyen motiflerin yanında, yüksekliği ve genişliğidir ki; 12 m yükseklikte ve 12 m genişliğindedir.
Yıllara meydan okuyan bu surlar, içinde şehrin birçok simegesini de barındırır. Bunlardan şimdilik sadeve ismen bahsedeceğim, zira diyarbakır ile ilgili paylaşacağım gezi rehberinde daha detaylı bilgilere ulaşabileceğinizi belirtmek istrim.
Ulu Cami, Hasanpaşa Hanı, Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi, Dört ayaklı minare, Keldani kilisesi bunlardan bazıları.
Diyarbakır surları deyince aklımıza sadece bir mimari yapı değil içinde barındırdığı tarihi eserler, kültürel zenginlik ve çevresi gelmelidir. Çünkü şehrin kalbi hala burasıdır.
Bir de bu listeye giren ve çok da bilinmeyen, duyulmayan bir yer de, son günlerde adını Diyarbakır Surlarıyla birlikte duymaya başladığımız Hevsel Bahçeleri. Bu alan yaklaşık 10 bin dönüm alanı kaplayan ve Dicle Nehri ile Surlar arasında kalan verimli topraklardır. Surlarda bulunan Keçi Burcundan bakıldığında görülebilen alandır. burçtan bakınca; Dicle üzerinde yapılmış 10 gözlü köprü, Kırklar Dağı ve Hevsel bahçeleri manzarası size eşlik eder.
Hevsel ile ilgili bölgede birçok rivayet ve efsane bulunmaktadır ki halk tarafından farklı kabul görmüş halleri bulunmaktadır.
Bir rivayete göre; eskiden bölgenin önemli merkezi olan şehre göç etmek isteyen bir çok kavim olmuştur. Bu kavimlerden istenmeyenler sur dışında bulunan bu alana yerleştirilmiş ve Arapça esfel, yani hor görülen, istenmeyen kelimesi kullanıldığıdır. Zamanla bu kutsal nehir etrafındaki verimli alanı ekip biçmeye başlayan insanların yaşadığı bu yere Esfel Bahçeleri denmiştir. Zaman içinde bu kelime halk arasında söyleniş biçimiyle Hevsel olarak bilinmeye başlar. Surların bulunduğu alandan daha alçak rakımda olan bu verimli topraklar Dicle sayesinde şehrin de en yeşil yeri olarak göze çarpar. Üzerinde kavak ağaçları, çeşitli meyveler, sebzeler yetişir. Ayrıca doğal hayvan yaşamı için de uygun bir alandır.
Meraklıları için en kısa zamanda ülkemizdeki değerleri görebilmeleri için harekete geçmelerini temenni ederek yazıma burada son verirken.
Gezi Yolu nuz açık olsun diyorum...
Yorumlar(0)