
Bahar mevsiminde İstanbul'un en renkli vakit gecirilebilecek parklarından olan Emirgan Korusu iki hafta sonra açmaya başlayacak olan lale çeşitleriyle soğuk kış günlerinde kendisini unutmuş olan İstanbulluları karşılamaya hazır, bekliyor.
Sık sık ziyaret ettiğimiz Emirgan korusunu geçtiğimiz haftasonu sırf yamaçlarındaki banklara oturup İstanbul Boğazını seyretmek için tekrar ziyaret ettik. Sadece bahar ve yaz aylarinda ziyaretçi akınına uğrayan parkta; görevliler, koşu yapan birkaç kişi, meraklı gözlerle parkı gezen yabancı turistler ve tabii yaz kiş dış mekan fotoğraf çekimi için burayı tercih eden o gün evlenecek olan yeni evli çiftlerden başka kimsrcikler yoktu.Bir ay sonra tekrar geldiğimizde oturacak yer bulamayacağımızı düşünerek tadını çıkardık manzara ve sessizliğin.
Çevre düzenlemesi yapılmış, laleler ekilmiş, ağaçlar budanmış. Kısacası herşey hazır, sadece havaların biraz daha ısınıp sizi bağrına basacağı günleri bekliyor.
Baharda evde hazırladığınız kahvaltılıklarla parkta bulunan banklarda veya çimenlerde kahvaltı yapabilirsiniz. Koru içinde bulunan çiçek satış merkezinden rengarenk çiçekler alabilirsiniz, bizim gibi.
Emirgan ismi; İranlı bir asilzadeden gelir. 1635 yılında Sultan IV.Murad'ın Revan seferinde yönetiminde bulunan kalesini savaşmadan Sultan'a teslim eden Emir Güne Han, Sultan tarafından İstanbul'a getirilir. Sultan kendisine 500 bin metrekare olan ve günümüzde Emirgan Korusu olarak adlandırılacak bu alanı hediye eder.
Tabii daha sonra başa geçen padişah İbrahim kendisini idam ettirir.
XIX.yy.da koru; Mısır Hidivi İsmail Paşa'ya verilir. O dönemde ise koruya pembe, sarı ve beyaz köşkler inşa ettirilir.
1943 yılında İstanbul Belediyesi bu alanı satın alıp halka açık bir park haline getirmiştir.
Günümüzde koru içindeki köşkler restoran ve cafe olarak hizmet vermektedirler. Sarı köşkte haftasonları boğaz manzarası eşliğinde açıkbüfe kahvaltı yapabilirsiniz. Beyaz ve pembe köşkler kış ayları dışında hizmet vermekte.
Koruya ister Maslak istikametinden üst kapıdan ister Sakıp Sabancı Müzesi'nin de bulunduğu yer olan alt girişten ulaşabilirsiniz. Aracınızla gelecekseniz üst giriş yerine deniz tarafını tercih etmeniz gerekiyor. Üst taraftan araç girişi yapılmıyor.
Koruya kadar gelmişken, görmeseniz de bilmenizde fayda olacağını düşündüğüm bir iki yapıya da değinmek istiyorum.
Birincisi SSM yani Sakıp Sabancı Müzesi.XIX.yy. yapısı olan köşk, bahçesindeki at heykelinden dolayı Atlı köşk olarak da bilinir. 1951 yılında bina Hacı Ömer Sabancı tarafından satın alınmıştır. 2002 yılında ise müze olarak hizmet vermektedir.(Pazartesi günleri ziyarete kapalıdır).
Müzeyi geçtikten sonra ise boğaza nazır bir ibadethane yeralmaktadir. Bu yapı1782 yılında Sultan I. Abdülhamid tarafından yaptırılan Hamid-i Evvel Camii'dir.
Camiin yakınında meydanda bulunan çeşme de sultanın eşi tarafından yaptırılmıştır.
Yılın her anında sizleri bekleyen koruda bir gününüzü keyifle geçirmek için gerekli keşif ve hatırlatmayı sizler için yapmış olalım.
Gezi Yolu nuz açık olsun
Yorumlar(0)